Hayatımızın nerdeyse her gününde bir şeyler öğrenmeye veya ezberlemeye çalışıyoruz. Bu bilgiler bize sınavlarda, iş hayatında, bir projede işimize yarayacak. Ancak uzun uzun bilgileri, sıkıcı bilgileri saatlerce oturup başında okumak hiç kolay olmuyor değil mi? Okul hayatından örnek vermek gerekirse bir serveti finun yazarlarını ezberlemek, fiziğin karışık formüllerini ezberlemek, veya yazılım dillerindeki karışık kod kalıplarını ezberlemek bunlar için başka bir yöntem kullanacağız “mekan metodu”. Gelin bu mekan metodu nedir? Nasıl uygularız? ona bakalım.
Mekan Metodu Nedir?
Sherlock’un zihin sarayı olarak da bildiğimiz mekan metodu temelinde aklımızda tutmakta zorlandığımız soyut bilgiyi 5 duyumuzun algılayacağı şekilde canlandırmak. Çünkü bilimsel olarak da birçok deneyle 5 duyu organıyla hissettiğimiz şeyleri unutmamız biraz daha zor oluyor. En azından daha kolay hatırlıyoruz. Örnek vermek gerekiyorsa bazı kokular sizi küçüklüğünüze götürebiliyor bir çiçek kokusu, ağaç kokusu vs.
Aslında bu teknik Sherlock dizisi için ortaya atılmış bir fikir değil. Yıllardır bilgeler, sanatçılar, dâhiler tarafından bu teknik çokça kullanılmış. Kitapların yakıldığı zamanlarda bilgeler bilgileri hatırlamak için bu tekniği kullanmış ve adına Latince “ method of loci” denilmiş Türkçeye çevirdiğimiz mekan metodu olarak geçmiştir.
Kimler Nasıl Uyguluyor?
Şuan yüksek zekalı çocuklar, insanlar görüyoruz değil mi? Yüzlerce sayıyı, kelimeyi akıllarında sıralayabilen bunu da çok kısa sürede yapabilen yüksek zekalı insanlar. İşte çoğu bu tekniği temelinde somutlaştırma olarak kullanıyorlar. Mesela 1 sayısını kalem olarak kodlayıp 10 sayısını aklında elmaya saplanmış bir kalem olarak tutuyor, ve aklında hayali bir masa oluşturup kodladığı sayıları sanki bir cisimmiş gibi yan yana koyuyor. Geriye en kolay şey kalıyor zihninde o masaya bakarak sırayla üstündeki cisimleri sayıyor.
Bu konu da biraz soyut olduğundan bolca örnek vererek zihninizde canlanmasını, somutlaştırmayı sağlamaya çalışıyoruz. Örnek vermek gerekirse defalarca dünya hafıza şampiyonu olmuş Dominic O’Brien 2808 iskambil kağıdını da böyle ezberlediği söyleniyor. Aşağıda gördüğünüz üzerine kendi zihinde oluşturduğu mekana hatırlayabileceği canlı hareket eden sesini duyabilecek hatta kokusunu alabilecek objeler oluşturmuş. Sonra iskambil kağıtlarını da bunlarla ilişkilendirmiş.
Peki Bunu Nasıl Uygulayacağız
Öncelikle yapmanız gereken her köşesine kadar çok iyi bildiğiniz bir mekan oluşturmak örneğin kendi eviniz. Bu mekanı belirledikten sonra evinizin dizaynını kafanızdan her ayrıntısına kadar gezin. Gereksiz ayrıntıları evinizden atıp sade bir mekan oluşturun çünkü içerisine daha çok eşya ekleyeceğiz.
Bu mekana girerken her zaman kullandığınız bir rota belirleyerek mesela salona giderken evin dış kapısından girip koridoru geçip salona girin oradan başka odaya geçebilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken gözünüzü kapatıp zihin sarayınıza girerken aynı şekilde girip aynı rotada gezmeniz.
Beş duyu organınızı kullanın. En basitinden bir yumurta kodlamak istiyorsanız bu yumurtayı sadece masanın üzerinde tutmayın, alın kırın ya da kırılmış şekilde dolapta bekletin diğer ziyaretinizde çürümüş bir yumurta ile karşılaşıp onun kokusunu alın.
Abartmaktan çekinmeyin. Aslında abartılan şeyler daha çok akılda kalır. Mesela çizgi filmler ile alakalı bir tezimiz var diyelim mutfağın kapısını açtığımızda şirin baba ocakta iksir hazırlıyor olsun o iksirin kokusunu ve mutfağın sıcaklığını da hissetmeyi unutmayın.
Bazen de soyut şeyleri nasıl somutlaştırabileceğimizi bilmeliyiz. Mesela düşen bir cismin limit hızını bulma formülünü ezberleyeceğiz. Hemen kapının yanında bir sehpanın üzerinden ihtişamlı ve pahalı bir vazo hayal edin. Siz her odaya girdiğiniz bu vazo düşüyor, kırılıyor ve sesini duyuyorsunuz. Oraya baktığınızda mesela sehpanın üzerinde altın harflerle formülü kazıyabilirsiniz.
Bazen soyut rakamları ve kelimeleri de eklemek gerekir bunları yaparken büyük kalın çarpıcı renklerle yazar veya havada uçurursanız daha akılda kalıcı olur.
Çalışma tekniğiyle alakalı bir diğer metodumuz pomodoro tekniği onuda okuayabilirsiniz. Buradan Barış Özcanın yazısına da gidebilirsiniz.
Yapılan Yorumlar